sıkışık

sıkışık
-ğı s.
1. 紧密的, 密集的, 排得紧的, 挤紧的, 紧凑的: \sıkışık nizam 密集队形; 密集队列
2. 紧张的, 繁忙的, 多的: Bayram üzeri terzinin işleri çok sıkışık. 快过节了, 裁缝的活儿特别多。Erdem’in yazısı çok sıkışık. 埃尔代姆的文章很多。
3. 困难的, 窘迫的, 拮据的: \sıkışık durum (或hâl) 困境

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • sıkışık — sf., ğı Sıkışmış bir durumda olan Size bu kadar ücreti niye ödemekteyiz, böyle sıkışık anlarımızda? A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aş taşınca kepçeye paha olmaz — sıkışık zamanlarda önemsiz şeylerin değeri çoktur anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iki arada bir derede (kalmak) — sıkışık, zor şartlar altında (kalmak) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tıkma (üzüm) — sıkışık, birbirine girmiş (üzürn) II, 16 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • debil dübül — sıkışık vaziyette …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • balık istifi — sf. Çok sıkışık olarak bir yere dolmuş (insanlar) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dirsek dirseğe — zf. Çok sıkışık bir durumda, yan yana Parkta bu kalabalık, sinema, vapur çıkışlarında olduğu gibi dirsek dirseğe, omuz omuzaydı. N. Cumalı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • omuz omuza — zf. 1) Çok sıkışık bir durumda, yan yana Omuz omuza durup kapıdan bahçeyi seyre çalışan bir bedevi kümesi yolunu kesmişti. R. H. Karay 2) mec. Dayanışma içinde, birlikte Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza, Taksim e doğru akıyorlardı. Y. Z. Ortaç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıkışıklık — is., ğı Sıkışık olma durumu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tıkış tıkış — zf. Dopdolu, sıkışık bir durumda …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üst üste — sf. 1) Birbirinin üstüne konulmuş Bir gün üst üste yığılmış paketleri göstererek Buyurun dediler, hepsi hazır. Y. Z. Ortaç 2) Çok kalabalık, sıkışık 3) zf. Birbiri arkasından Üst üste her akşam, erken saatlerde kahveye gelmeye başladı. S. F.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”